Türkiye yetişkin nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inde, başlangıç veya ileri evre böbrek hastalığı olduğu bildirilirken İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, böbrek yetmezliği ve nedenleri hakkında bilgi verdi

IHA

Türkiye yetişkin nüfusunun yaklaşık yüzde 15’inde, başlangıç veya ileri evre böbrek hastalığı olduğu bildirilirken İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, böbrek yetmezliği ve nedenleri hakkında bilgi verdi


Böbreklerin, vücuttaki zararlı maddelerin atılmasını, sıvı ve elektrolit dengesini sağlayan, ürettiği hormonlarla tansiyon dengesini sağlayıp, kemik sağlığını koruyan, kan üretimini ayarlayan organizmalar olduğunu söyleyen OFM Antalya Hastanesi İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, Türkiye’de yaklaşık 8 milyon kişide hafif veya şiddetli böbrek hastalığının olduğunu, 61 bin kişinin diyaliz tedavisi aldığını, 12 bin 800 kişinin ise böbrek nakilli olarak hayatlarına devam ettiğini kaydetti.

"Diyabet ve hipertansiyon böbrek düşmanı"
Kalıcı böbrek hastalığı için risk faktörlerini diyabet, hipertansiyon, ailede böbrek hastalığı olması, kistik böbrek hastalıkları, idrar yolu taşları, idrar yolu tıkanıklıkları, SLE gibi otoimmün hastalıklar, obezite, düşük sosyoekonomik durum ve sigara olarak sıralayan Nefroloji Uzm. Dr. Eren, "Ülkemizde, Türk Nefroloji Derneği verilerine göre, diyalize giren hastalarda, böbrek yetmezliğinin en sık sebebi yüzde 41 ile diyabetken, ikinci en sık nedeni yüzde 25 ile hipertansiyondur. Yani diyabet ve hipertansiyon, diyalize varan böbrek yetmezliğinin üçte ikisinin sebebidir. Esas olarak böbreklerden kaynaklanan nefritlerin diyaliz hastalarındaki oranı yüzde 7.9, polikistik böbrek hastalığının ise yüzde 3.8’dir. Son yıllarda böbrek yetmezliğinin giderek artmasının en önemli nedeni diyabet ve hipertansiyon görülme oranının artması ve tedavideki yetersizliktir. Avrupa ülkeleri arasında en yüksek diyabet gelişme oranına sahip ülke Türkiye’dir. Ülkemizde 2000 yılında yapılan TURDEP-1 çalışmasında diyabet sıklığı yüzde 7.3 iken, 2012 yılında yapılan TURDEP-2 çalışmasında bu oran yüzde 13.7’ye çıkmıştır. Ülkemizde hipertansiyon görülme oranı, 2012 yılında yapılan PATENT-2 çalışması sonuçlarına göre, 18 yaş üzeri popülasyonda yüzde 30 iken, 50-59 yaş arasındaki bayanlarda yüzde 58, erkeklerde yüzde 50’dir" şeklinde konuştu.

"Protein kaçağına dikkat"
Çok yaygın ve tedavide geç kalınırsa vücuttaki pek çok organı bozabildiği için diyabet hastalığına çağın vebası denilebileceğine dikkat çeken Eren, diyabetik hastalarda, büyük ve küçük kan damarların ciddi zarar gördüğünü, en kolay ve hızlı hasar gören organların ise damarsal ağdan zengin olan böbrekler, gözler, kalp ve beyin olduğunun altını çizdi. Eren şöyle devam etti:

"Böbreklerimizdeki damarların ve böbrek dokusunun hasarına bağlı olarak, idrarda protein kaçağı meydana gelir. Erken teşhis edilmezse, protein kaçağı zamanla kalıcı böbrek fonksiyon yetersizliğine neden olmaktadır. Böbrek fonksiyonları yüzde 20’nin altında olan ve protein kaçağı olanlarda, 10 yıl içinde ölüm riski aynı yaş grubundaki kişilere göre yaklaşık 6 kat daha fazladır. Genellikle böbrek yetmezliği gelişen kişilerde, böbrek fonksiyonlarının yüzde 80’i kayboluncaya kadar, halsizlik dışında belirgin ve erkenden uyarıcı bir belirti oluşmamaktadır. 2014 yılında yapılan bir çalışmada, 940 Tip 2 diyabet hastasının böbrek hastalığı yönü ile taranması sonrası, yüzde 54’ünde hafif veya ileri evre böbrek yetmezliği olduğu, taramadan önce hastaların sadece beşte birinin böbrek hastalığının bilindiği, beşte dördünün ise böbrek yetmezliğinden haberdar olmadığı saptanmıştır" dedi.

Erken teşhisin önemi
Böbrek yetmezliği gelişen hastaların sağlık serüvenini, darboğazlardan geçmeye çalışan gemilere benzeten İç Hastalıkları ve Nefroloji Uzmanı Dr. Mustafa Eren, hastaların yollarında pek çok gizli tehlike bulunduğunu, bunların başlıcalarının kalp ve damar hastalıklarında artış, vücutta sıvı birikimine bağlı kalp yetmezliği ve akciğerde sıvı toplanması, ani potasyum yükselmesine bağlı ölüm riski, kemik iliği çalışmasının zayıflamasına bağlı kansızlık, ilaç dozlarının uygun ayarlanmamasına bağlı oluşan ilaç toksisiteleri (ilaçların üçte ikisi böbrekler yolu ile atılmaktadır) ve kemik erimesinin geldiğini söyledi. Eren, bu nedenle diyabet ve hipertansiyon hastaları başta olmak üzere böbrek yetmezliği gelişen hastaların, bu tehlikeli darboğazlardan geçebilmesi için nefroloji uzmanının klavuzluğuna ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Böbrek fonksiyonları bozulanların yapması gerekenler
Böbrek fonksiyonları bozulmaya başlayan hastaların neler yapması gerektiği hakkında da bilgi paylaşan Dr. Mustafa Eren, böbrek yetmezliği başlayan hastaların, eğer başka hastalıklar açısından sakıncası yoksa kış aylarında en az 2 litre, yaz aylarında en az 3 litre su içmesi gerektiğinin altını çizdi. Eren, diğer önlemleri de şu şekilde sıraladı:

"Aşırı protein ve tuz alımının kısıtlanması, yaşam şekli değişikliklerinin düzenlenmesi, radyokontras ajanlar ve ağrı kesici ilaçlar başta olmak üzere ilaçların kullanımının çok iyi denetlenmesi, diyabet ilaçları, insülin dozları ve hipertansiyon ilaçlarının böbrek yetmezliğine göre ayarlanması, idrar yolu tıkanıklıkları ve idrar kesesi fonksiyon bozukluğuna karşı erkenden önlem alınması, dislipidemi, sigara, obezite, kansızlık, fosfor ve potasyum yüksekliği gibi kalp damar hastalıklarını arttırıcı risk faktörlerinin çok iyi incelenerek düzeltilmesi gereklidir. Hastalıkların başlangıç aşamasında, teşhisi zor ama tedavisi kolayken, ilerlemiş aşamalarında teşhisi kolay ama tedavileri zor, sonuçları ise ağırdır. Bu nedenle özellikle diyabet ve hipertansiyon hastaları başta olmak üzere, risk grubundaki hastaların, böbrek yetmezliği gelişimi açısından düzenli olarak takip edilmesi gerekir"

 



532 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın